Pentagon’un Senelik Çin Silahlı
Kuvvetleri Değerlendirmesi
26
Nisan 2016 tarihinde ABD Savunma Bakanlığı, senelik Çin askeri değerlendirme
raporunu kongreye sundu. Raporun tasnif dışı kısmı kamuoyu ile paylaşıldı.
Raporu deniz jeopolitiği ve deniz stratejisi perspektifiyle incelediğimizde
karşımıza şu tablo çıkıyor.
Çin’in
Ordu Reformları. 2015
yılından sonra Çin Halk Kurtuluş Ordusu topyekun reformlara tabi oldu. Bu reformların asıl
amacı Çin Komünist Partisinin ordu üzerindeki kontrolünü yükseltmek, müşterek
harekat yeteneğini geliştirmek ve anavatandan uzak bölgelerde kısa süreli ancak
yüksek yoğunluklu bölgesel çatışmalardaki savaş yeteneğini artırmaya odaklıydı. Bu sürece Çin yönetiminin büyük
önem verdiğini vurgulamak gerekir. Başkan Xi Jinping ve üst düzey yöneticiler,
Çin’in büyük güç statüsü kazanmasını ve Çin Rüyasının gerçekleşmesi için Halk
Kurtuluş Ordusunun güçlenmesinin esas olduğunu her ortamda vurguluyorlar. Bu
statüde Çin’in çıkarlarını geliştirmesi, diğer ülkelerin Çin çıkarlarına engel
olmasının önlenmesi ve Çin’in kendini ve egemenlik iddialarını savunması hedefleniyor.
Rapora göre Çin, 2015 yılı boyunca Güney ve Doğu Çin Denizlerinde egemenliği
tartışmalı ada adacık ve kayalıklar üzerindeki hak iddialarını devam ettirdi.
Doğu Çin Denizinde Japonya ile Diayou adacıkları üzerindeki egemenlik tartışmasını
yoğunlaştırırken, Güney Çin Denizinde özellikle Spratly Adaları bölgesinde 1600
hektarlık suni adacıklar geliştirmesiyle daha baskın bir strateji uyguladı. Bu
suni alanların her ne kadar deniz yetki alanı olmasa da, bu adacıklar üzerinde
kurulacak askeri kolaylıklar, Güney Çin Denizindeki varlığını güçlendirecektir.
ABD
ile Savaş İstenmiyor. Rapor
Çin’in egemenlik iddialarında sert bir tutum takınmasına rağmen ABD ile
doğrudan bir çatışmayı göze alamayacağına da vurgu yapıyor. Bir çatışma durumunda
Çin’in, mevcut ekonomik istikrarın büyük yara alacağını ve bu durumun iç barışı
etkileyeceğini değerlendirdiği kabul ediliyor. Bu nedenle her iki deniz alanında
Çin’in donanmaya bağlı gemiler ve uçaklar yerine, kanun uygulayıcı sahil
güvenlik komutanlığı ve benzeri devlet gemilerinin deniz ve hava araçları ile silahlı
çatışma eşiğinin altında taktik önlemler üzerinden egemenlik iddialarını sürdüreceği
belirtiliyor. Bu kapsamda Çin’in stratejik bir kışkırtmaya girişmeyeceği değerlendiriliyor.
Çin’in uzun dönemde rakip devletlerin güç intikal yeteneklerinin kullanımını caydırmayı,
kullanılması halinde yok etmeyi ve gerekirse başta ABD olmak üzere üçüncü
tarafların müdahalesine karşılık verebilmeyi hedeflediği belirtilen raporda, ABD’nin
teknolojik avantaj sağlayan alanlarını dengelemeye yönelik askeri modernizasyon projelerine ağırlık
verdiği belirtiliyor.
Öncelik
Tayvan. Çin’in
birinci önceliği Tayvan’da yaşanacak bir çatışmaya verirken, ek vazife alanları
olarak Doğu ve Güney Çin Denizleri ve Kore yarımadası gösteriliyor. Çin’in
uluslararası çıkarları ve etki alanı genişlettikçe uzak denizlerde güç
intikali, deniz ulaştırma rotalarının korunması, deniz haydutluğu ile mücadele,
barışı koruma ve insani yardım/afetlere müdahale harekat yeteneklerini
artıracak kuvvet ve alt yapı geliştirmeye devam edeceği belirtiliyor. Örneğin Cibuti’de
Çin donanmasına ileri üs geliştirme faaliyetleri bu kapsamda ele alınıyor. Çin’in
silahlanmada gezginci (cruise), kısa ve orta menzilli balistik füzeler ile
yüksek performanslı savaş uçakları, bütünleşik hava savunma, bilgi harekatı,
amfibi ve hava saldırı yeteneklerini geliştirmesinin hedeflendiği
değerlendiriliyor. Bu kapsamda ayrıca karşı uzay harekâtı, taarruzi siber ve
elektronik savaş da geliştirilen yetenekler arasında.
Yolsuzluk
büyük zafiyet. Pentagon
raporu, Çinin zayıflıkları üzerinde de değerlendirmelerde bulunuyor. En önemli
sorun olarak yolsuzluk gösteriliyor. Başkan Xi göreve geldiğinden bu yana 40’tan
fazla üst düzey asker görevden alındı. Diğer
bir endişe de son 30 yıldır hiç savaşmayan Çin silahlı kuvvetlerinin gerçek bir
krizde nasıl bir performans sergileyeceği konusundaki endişeler. Rapor, Çin’i
kışkırtacak bir üslupla yazılmamış. Raporun önemli bir bölümünde küresel çapta
ABD ve Çin ortak çıkarları korunurken görüş ayrılığı ve rekabet yaşanan
alanların yapıcı bir şekilde yönetilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. ABD ve
Çin arasında askeri temasların her seviyede artırılması istenirken, bu şekilde Çin
Silahlı Kuvvetlerinin havada ve açık deniz alanlarında hesapsız tırmanmalar ve
kazalara neden olma potansiyelinin aşağıya çekilmesinin hedeflenmesi tavsiye
ediliyor.
Değerlendirme: Çin’in 2014’de Liaoning isimli uçak
gemisini hizmete sokması, Güney Çin Denizinde suni adacıklarda askeri tesisler
yapmaya devam etmesi, Pasifik ve Hint Okyanuslarında nükleer/konvansiyonel denizaltı karakollarını
başlatması, geçen yıl Alaska açıklarında Aleutian Adaları civarında savaş
gemisi grupları bulundurması aslında
Pentagon şahinlerini çileden çıkardı. Amerikan muhribi, USS Sallen’ın 27 Ekim
2015’de Çin’in, Güney Çin Denizinde Spratly Adalar bölgesinde yaptığı beş suni
adacıktan birisi olan Subi’nin 12 mili içinden geçmesi şahinlerin baskısı
sonucu gerçekleşti ve aşırı kışkırtıcı bir hareket oldu. Çin, bu geçişe sert
bir açıklama ve takip eden yüksek ateş
gücünün kullanıldığı 10 savaş gemisinin ve deniz hava filosunun katıldığı bir
bölgesel tatbikat ile cevap verdi. Yani, her iki taraf zaman zaman karşılıklı
testler yapıyor. Ancak unutulmaması gerekir ki bu sularda yıllık 5 trilyon
dolarlık yük hareketi gerçekleşiyor. Yani küresel ticaretin yüzde 30’u Güney
Çin Denizi sularından geçiyor. Bu ticaretin kesilmesinin kazananı olamayacak.
Zira ABD ile Çin arasında dakikada 1 milyon dolarlık ticaret söz konusu. ABD bu
gerçeğin farkında. Hegemonyanın bu sularda el değiştireceğini de çok iyi
biliyor. Eğer bu bir savaşla olacaksa o karar anı, taraflar için ekonomik bir
boşanmayı göze alma anı olacaktır. Şu an için ABD zamana oynuyor ve Çin’i
kışkırtmadan çevrelemeyi hedefliyor. Bu konuda çok temkinli. Zira iş zora
girince bölgede NATO gibi hazır askeri bir ittifak yok.