Ege’de Karasuları ve Gelecek Nesillerin
Vazgeçilmez Hakları
Aydınlık Gazetesi 8 Ağustos 2016 tarihinde Ege’de Yunanistan’ın karasularını seçilmiş
alanlarda 6 milin üzerine genişletebileceğine Dışişleri Bakanlığımızın yeşil
ışık yaktığına dair haberleri gündeme getirdi. Ben bu yazıda okuyucuları konunun geçmişine götüreceğim. Yalnız baştan söyleyelim. Türkiye’nin
açık denizlerdeki egemenliğine ve çıkarlarına zarar verecek bu girişime
Dışişleri Bakanlığı kendi başına karar veremez. Mutlaka Meclis kararı gerekir
ki böylesine bir kararı, vatanını seven hiç bir vekil onaylamaz.
İstikşafi
Görüşmeler Lehimizde midir? 26 Mart 2002 günü Yunan basınında ilk kez
Türk-Yunan yumuşama sürecinde “Exploratory
Talks” ifadesi kullanıldı. Dışişlerimiz bu terimi daha sonra “İstikşafi Görüşmeler” şeklinde
tanımladı. Bu görüşmelerde her iki tarafın diplomatları bir araya gelerek, Ege
sorunlarını aralarında tartışacak ve her iki tarafın kabul edebileceği
alternatif çözümleri üretme gayretine girişeceklerdi. Bu görüşmelerin özelliği
gizli tutulmaları idi. Bu sürecin oluşumunda temel nedenlerden birisi,
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci idi. AB’nin 2004 yılına kadar, Türkiye’ye
Ege’deki sorunları çözme ve gerekirse Yunanistan’la birlikte Uluslararası
Adalet Divanı’na gitme dayatması karşısında, Dışişleri Adalet Divanına gitmeden
süratli bir çözüm stratejisi olarak istikşafi görüşmeleri tercih etmişti.
Simitis Sayesinde
Öğrenilen Gerçekler. 2005 yılının Kasım ayı başında Yunanistan eski Başbakanı Kostas Simitis’in
“Yaratıcı Bir Yunanistan İçin Politika
1996–2004” isimli hatırat kitabı piyasaya çıktı. Kitapta istikşafi görüşmeler
hakkında bilgiler vardı. Simitis karasuyu genişlemesi için şöyle diyordu:
“...Yunan
karasularının genişliği konusunda önümüzde iki tercih vardı. Ya mevcut 6 mil
karasuyu genişliği temelinde kıta sahanlığının sınırlandırılmasını kabul
edecektik, ya da karasularını 12 mile genişletecektik...Bu hakkın fiiliyata
geçirilmesinde üçüncü devletlerin Ege’de hava ve denizde serbest seyrüseferinin
etkilenmemesi dikkate alınacaktı. Dolayısıyla uluslararası denizcilik ve
havacılığın engellenmemesi için karasularının seçici bir şekilde genişletilmesi
ihtimal dışı değildi.”
Simitis, kitabında Yunanistan’ın karasularını 12
mile çıkarmasının temel hakları olduğunu savunurken, seçici (selective)
karasuyu genişletme seçeneği içinde Ege’nin bazı bölgelerinde mevcut 6 mil;
bazı bölgelerinde ise 8-9-10 veya 12 mil karasuyu genişliği uygulamasının Türk
tarafında kabul gördüğünü söylüyordu. 9 Ekim 2006 tarihli Ethnos gazetesinde de
bu kez PASOK’un yeni lideri Papandreu’nun bir mülakatı yayınlandı. Papandreu
şöyle yazmıştı:
“İstikşafi
görüşmeler sürecinde toplu bir anlaşma için son bir dürtmenin gerektiği bir
noktaya gelmiştik...Türkiye ile nihai bir anlaşmaya gidip gitmeyeceğimiz
konusunda Aralık 2003-Ocak 2004 döneminde Başbakan Simitis ile ciddi bir
görüşmemiz olduğunu hatırlıyorum...”
Dışişleri Yetkiyi Kimden
Aldı?
İstikşafi görüşmelerde kabul edilen plan ne idi? Bu sorular Simitis’in
hatıratında gündeme gelen Türklerle Ege’de “selective-seçici” karasuyu genişliğinin tartışıldığı bilgileri ile
beraber değerlendirildiğinde Ege’deki durumun lehimize tecelli etmediğine
yönelik güçlü bir kanaat oluşmaktadır.
Eski Dışişleri Bakanlarından İsmail Cem de vefatından önce 2006 yılı sonunda yapılan
bir söyleşide Ege’de karasuları genişletilmesi konusunda bazı ipuçları
vermişti. Kendisine “Sizin döneminizde
sürdürülen görüşmelerde karasuları konusunda 6–9–12 mil uygulamasına geçilmesi
konusu gündeme geldi mi?” sorusuna verdiği cevap çok dikkat çekicidir: “Sadece araştırılan konulardan bir
tanesiydi. Karasuları genişliğinin farklı yerlerde farklı mesafelerde olmasını
bazı arkadaşlarımız mümkün görmekteydi.”
8 Aralık 2010 günü To Vima ve Kathimerini isimli
Yunan gazetelerinde istikşafi görüşmeleri konu alan başka haberler yayınlandı.
Bunlara göre Türkiye, Yunan ana karasında karasuların 12 mile, Doğu Ege’de bazı
yerlerde 8–9 mile çıkmasını kabul etmişti. 2010 yılı sonunda yayınlanan
Wikileaks belgeleri içinde en dikkat çekenlerden birisi şöyle idi:
“Türk Dışişleri yetkilisi Büyükelçi H.B., ABD Dışişleri Bakanlığı
Müsteşarı Tina Kaidanow’a Ankara’nın Yunan karasularının altı milden daha
fazlaya çıkarılmasını incelemeye hazır olduğunu söyledi.”
Ege’de Statü
Değiştirilemez. Bu bilgilerden çıkan sonuç açıktır. Dışişleri Bakanlığımız geçmişte
Türk kamuoyu bilgisi dışında Ege’deki açık deniz alanlarını ve statükoyu
aleyhimize değiştirecek bir takım hal
tarzlarını Yunanistan’la müzakere etmiş ve bazı sözler vermiştir. Bu yetkiyi
kimden almıştır? Karasuları genişliğini farklı yerlerde farklı görme yetkisi
TBMM tarafından bu bakanlığımıza verilmiş midir? “Selective-seçici” karasuyu artımı Türkiye’nin çıkarlarına tamamen aykırıdır.
Ege’de açık deniz alanlarının mevcut durumunda en ufak bir değişiklik,
Türkiye’nin Ege’den soyutlanmasına neden olur. Lozan’da tesis edilmiş üç millik
karasuları genişliği dengesini 1936 yılında bozan taraf Yunanistan olduğu halde
tepki verilmemesi ve daha da öte 1964 yılında bu dengesizliği altı millik
karasuyu ilanı ile bozmuş olmamıza rağmen, bugün üçüncü bir hata yapma lüksümüz
var mıdır? Ege’de taviz verecek taraf Yunanistan olduğu halde, sanki Türkiye
denizdeki mücadeleyi kaybetmiş gibi alttan alan ve taviz veren taraf olamaz.
Olmamalıdır. Dışişleri 15 Temmuz sonrası Ege sorunlarına Atlantik gözlükle
bakma seçeneğini artık gözden geçirmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder